Montag, 23. Juni 2008

Dünya artık bu zulmü görmeli
(25.06.2008)

Mörfelden-Walldorf`ta Avrupa ve dünya kamuoyuna seslenen Uygur Türklerinin önemli ismi Raiba Kader Doğu Türkistan topraklarında sürdürülen baskı ve zulmü anlattı .


İbrahim Tahir İPEKMÖRFELDEN- WALLDORF - ABD`de sürgün hayatı sürdüren Dünya Uygur Kurultayı Başkanı, Uygur Türklerinin manevî annesi, Doğu Türkistan millî hareketinin lideri, uluslararası insan hakları savunucusu ve 2008 Nobel Barış Ödülü adayı Rabia Kader, Doğu Türkistan topraklarında her tür zulüm ve baskıların yaşandığını bildirdi. Kader, Alman ve dünya kamuoyunu Çin Halk Cumhuriyeti`nin bu kabul edilemez uygulamalarına ve zulmüne karşı duyarlı olmaya çağırdı.

Frankfurt yakınlarındaki Mörfelden-Walldorf kasabasında düzenlenen basın toplantısında konuşan Kader, Uygurlar üzerindeki bu baskılar yok oluncaya ve en temel insanî haklarına kavuşuncaya kadar mücadelelerine devam edeceklerini dile getirdi.

1949`DAN BUYANAMörfelden-Walldorf Şehir Salonu`nda gerçekleştirilen etkinlikte Rabia Kader`in yanı sıra Dünya Uygur Kurultayı Almanya Başkanı Asqar Can ve Doğu Türkistan Birliği Frankfurt Teşkilat Başkanı Korash Atahan birer konuşma yaptılar. 200 kişilik dinleyici topluluğu önünce konuşan 61 yaşındaki Rabia Kader, Şarqî Türkistan (Doğu Türkistan) olarak adlandırdıkları öz vatanlarının bugün Çin egemenliği altında Sincan adı altında bir eyalet olduğunu belirterek başladığı konuşmasında, Sincan kelimesinin Çincede yeni kazanılmış topraklar anlamına geldiğini vurgulayarak, Çin`in egemenlik kurduğu topraklarımıza verdikleri isim bile, onların hangi amaçla Doğu Türkistan`da bulunduklarını net bir şekilde açıklıyor dedi.


Doğu Türkistan`ın 1949 tarihinde Sovyet destekli Çin devleti tarafından işgal edildiğine işaret eden Altay doğumlu Kader, o günden bu yana zulüm, baskı, işkence ve asimilasyonun hiç eksik olmadığını ifade ederek 1992 tarihinde Doğu Türkistan Kurultayı`nın kurulduğunu belirtti.
DESTEK VERİLMELİÇin devletinin yaptıklarına karşı dünya kamuoyunun sessiz kalmaması gerektiğinin altını çizen 11 çocuk annesi Kader, Çin devleti 15 - 21 yaş arası gençlerimizi `daha iyi eğitim` kandırmacasıyla elimizden alıp başka yerlere götürüyor.


Onların beyinlerini yıkıyor. Yine 18 - 24 yaş arası ve evlenmemiş Uygur kızlarını ailelerinden ve topraklarından zorla kopartılıp Çin`in iç bölgelerine götürülüyor. Bunların birçoğunun akıbeti belirsiz. Bizim ne namus, ne can ne de inanç emniyetimiz var dedi. Çin`de Türkistan demenin bile yasak olduğunu söyleyen Kader, Bugün binlerce Uygur genci Çin hapishanelerinde çürümektedir. Birçoğu sebepsiz yere gözaltına alınıyor ve bir daha kendilerinden haber alınamıyor şeklinde konuştu.

Geçtiğimiz günlerde olimpiyat meşalesinin Doğu Türkistan`a getirilmesi sırasında yine onlarca Uygur`un sebepsiz yere ve provokasyon sonucu gözaltına alındığını, işkencelerden geçirildiğini sözlerine ekleyen Kader, Türkiye, ABD ve Avrupa devletlerinden çok destek aldıklarını fakat aynı desteği diğer Müslüman ülkelerden alamadıklarından yakındı. Kader, Türkiye ve ABD, Çin zulmünden kaçan Uygurlar`ın iltica başvurularını kabul ediyor.

Onlara kucak açıyor. Fakat Kazakistan, Özbekistan, Pakistan gibi Müslüman ülkeler, bizimle aynı dine mensup, hatta bazıları aynı kanı taşıyan devletler bunları reddediyor. Bununla kalmıyor, o kişileri Çin devletine teslim ediyor dedi. Bundan büyük üzüntü duyduklarını ifade eden Kader, Bu insanları Çin`e teslim etmek, onları ölüme göndermek değil midir? diye sordu.


http://209.85.135.104/search?q=cache:R1M-jJmp1jYJ:www.postgazetesi.com/c/ho.asp%3Fid%3D9544+Kureys+Atahan+T%C3%BCrkiye&hl=de&ct=clnk&cd=1&gl=de

Keine Kommentare: