Montag, 30. Juni 2008

Mörfelden-Walldorfda Doğu Türkistan Konferansı





İsmi Doğu Türkistan insan hakları mücadelesi ile özdeşleşmiş olan Rabiya Kader, Almanya'nın Mörfelden-Walldorf Seheride Doğu Türkistan Birliki Teshkilati'nin düzenlediği, bir konferansta konuştu.

Rabiya Kader vakarlı duruşu, azmi ve kararlılığı ile tam bir Anadolu kadını. Çok sıkıntı çektiği her halinden belli olan Rabiya Kader, Uygur Türklerinin "Kader"i olmaya adamış kendini. Uygurlar da kendisini manevi anneleri kabul etmiş. Rabiya Kader sözlerine "Uygurların topraklarında 1949 yılından yanı Komünist Çin kuvvetlerinin istilasından sonra hep gözyaşı hep çile ve ızdırap hakim oldu" diyerek başlıyor.


Ondan önce de Komünist Rus hakimiyeti yaşadıklarını hatırlattı. Dünyanın seslerini duymamasından şikayetçi. Avrupa her ne kadar Tibet'e ve Dalay Lama'ya gösterdiği ilgiyi kendilerine göstermese de, özellikle Almanya'nın verdiği destekten oldukça memnun. Şöyle ekliyor Rabiya Kader, "Avrupa'da bize ilk sahip çıkan ülke Almanya oldu. İlk defa Dünya Uygur Kurultay'ı Almanya'da kuruldu ve toplandı". Bir ayrıntı olarak en fazla desteği Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi'nin verdiğini söyledi.


Son zamanlarda Alman medyasında da Uygur Türklerine destek veren yayınların artmış olması az da olsa mutlu etmiş kendisini. Daha fazla insana ulaşmalıyız, derdimize daha çok insanla paylaşmalıyız derken, bunu bir sızlanma olarak değil; 21. yüzyılda Avrupa'da herkesin evrensel değerler olarak demokrasi, insan hakları ve özgürlükleri konuştukları bir zamanda Doğu Türkistanlıların bu kavramları hayal bile edemediklerini göstermek olarak algılanmasının önemini vurguladı.



Manevi anne Rabiya Kader'in anlattıklarına göre, Uygur topraklarında her sene onlarca Uygur Türk'ü işkenceye maruz kalıyor ve nüfus planlaması adı altında çok sert uygulamalar yapılıyor. 1995 yılından 2007 yılına kadar 700 Uygur Türkü bölücülük suçundan idam edilmiş. Şu anda 1300 kişi siyasi bölücülük(!) yapmaktan cezaevinde tutuklu bulunuyor.



Uygurların sebepsiz yere tutuklandıklarını belirten Rabiya Kader'in yıllarca hapis yatmış biri olarak "Hayatımın hapishanede son bulacağını düşünüyordum." sözleri tutukluluk şartları hakkında bir tespit yapıyordu. İki evladının hala hapiste olduğunu söylerken gözleri doluyor sanki kavuşmanın öbür dünyaya kaldığını anlatıyordu. Rabiya Kader, Uygurların manevi annesi Doğu Türkistan'ın elbet bir gün barış ve huzur diyarı olacağı inancı ile ömrünün sonuna kadar mücadeleye devam edeceği sözleri ile konuşmasını tamamladı. İsmail Çevik, Frankfurt


23 June 2008, Monday

Menbe:http://www.eurozaman.com/euro/detaylar.do?load=detay&link=35199

Keine Kommentare: